MossZone da Ara

Salı, Mayıs 29

Eroin Bağımlılığı

Bağımlılık tedavisi için kullanılacak etken maddelerden bazıları buprenorfin ve metadon'dur.

  • Kısmı agonist özelliğinden dolayı, buprenorfin, yüksek dozda opiyat agonisti verilen bireylerde bırakma esnasındaki istenmeyen etkilerin azalmasını sağlar.
  • Metadon kullanan hastalar buprenorfin kullanmaya başlamadan önce dozlarını en az günde 30mg'a kadar düşürmelidirler.
Buprenorfin'in metadon'dan başlıca farkları:
  • Dilaltı formunda olduğu ve çözülmesi zaman aldığı için, ilaç uygulanması esnasında takip süreci daha zorludur.
  • Yanlış kullanım şansı göreceli olarak daha yüksektir; tabletlerin kırılması veya enjeksiyon uygulaması gibi...
  • Yüksek doz alımında metadon'dan daha güvenilir olabilir.
Buprenorfin'i metadon'un yerine seçme kriteri şunlar olmalıdır:
  • Az bağımlılık gösteren, daha genç bireyler
  • Geçmişte metadon tedavisinden zorluk çekmiş, metadon detoksifikasyonu ihtiyacı duyan hastalar
  • Bazı nedenlerden dolayı metadon tedavisine başlamak istemeyenler.

Pazartesi, Şubat 27

Şizofreni


  • Şizofreni tipik olarak ergenliğin sonunda veya olgunlaşma yıllarının başlarında kendini gösterir.
  • Hastalık genel olarak pozitif ve negatif semptomlar olarak açıklanır
    • Pozitif Semptomlar = Delüzyonlar, halüsinasyonlar, düşünce bozuklukları ...
    • Negatif Semptomlar = Körelmiş veya baskılanmış duygular, konuşma yoksunluğu ve motivasyon eksikliği
  • Şizofreni için güvenilir biyolojik işaretler yoktur, çalışmalar genetik ve nörobiyolojinin önemli katkısal faktörler olduğunu desteklemektedir.
  • Şizofreni tedavisinde kullanılan antipsikotikler tipik ve atipik olarak ikiye ayrılır:
  • Tipik antipsikotikler dopamin D2 reseptörlerinin çalışmasını engelleyerek etki gösterir. İlacın kullanımı ile parkinsonizm tarznda titreme benzeri yan etkiler görülebilir. Bu sebepten ötürü antimuskarinik ilaçlar kullanılabilir. Huzursuz bacak sendromu, kaslarda sürekli hareket halinden ötürü oturamama, yerinde duramama, yüz-dudak ve çenede kalıcı hareket bozuklukları oluşması tedavinin başlangıcından sonraki birkaç hafta içerisinde görülebilir, fakat antimuskariniklere cevap vermez.
  • Dopaminin prolaktin ihhibe edici etkisinden ötürü, dopamin blokajı ile hiperprolaktinemiye sebep olabilir. Sonrasında bu durum, jinekomasti, galaktore ve amenoreye sebep olabilir.
  • Tipik antipsikotiklerin kontrendike olduğu durumlar: Kardiyovasküler ve serebrovasküler rahatsızlıklar, parkinsonizm, epilepsi, hamilelik, emzirme, böbrek ve karaciğer harabiyeti, prostatizm, glukomdur. Diğer hipotansif ve sedatiflerin etkilerini arttırır.
  • Atipik antipsikotikler tedavide tipik antipskotiklere göre daha iyi tolere edilirler fakat aynı zamanda daha pahalıdırlar. Halen ilk sırada mı kullanılacakları yoksa tipik antipsikotiklerin etki etmediği veya hasta tarafından tolere edilmedikleri durumlar için hazırda mı değerlendirilmeleri gerektiği yönünde bir fikir birliği bulunmamaktadır.
  • Bu gruptan klozapin'in potansiyel olarak ölümcül agranülositoz ile ilişkilendirilmesinden ötürü sadece diğer antipsikotiklere cevap vermeyen durumlarda kullanılması gerektiği belirtilmiştir. 
  • Şizofreni hastalarının uygun farmakolojik tedavi gördüğünden emin olunmalıdır. Bu hastalardaki ana problem tedavi uyumudur. Hem tipik, hem de atipik antipsikotiklerin depo formları mevcuttur. 1-4 haftalık periyotlar içerisinde kas içerisine enjekte edilerek zayıf uyum gösteren hastalarda büyük avantaj sağlayabilir.
  • Genel olarak hastaların 1/3'ünün tam olarak iyileştiği, 1/3'ünün gelişme gösterdiği fakat tamamiyle iyileşmediği, 1/3'ünün ise hasta kaldığı varsayılır. Şizofreni hastalığında bayanlar erkeklere göre daha yüksek iyileşme oranları gösterirler. Hastalığın akut ve ani ortaya çıkması daha yüksek iyileşme oranları ile ilişkilendirilirken, yavaş olarak artarak ortaya çıkması iyileşme ihtimalinin daha düşük olacağını düşündürür.
  • Şizofreni teşhisi konulan hastaların başka sağlık sorunları yaşamaları yüksek ihtimaldir. Madde bağımlılığı görülme sıklığı %40 civarında olup depresyon ve anksiyete bozuklukları en sık eşlik eden hastalıklardır. 

Perşembe, Şubat 23

Alzheimer


  • Patolojik süreç frontal ve temporopareital kortekste sinirsel kayıp veya atrofiyle seyreden inflamatuvar yanıt ve amiloid plakların oluşumunu içerir.
  • Tipik biyokimyasal işaretler yoktur. Öncü klinik teşhisi karakteristik nörolojik özelliklere dayandırılır. 
  • Hastalığın ölçümü için en fazla 30 puanın toplanabildiği MMSE (Mini Mental State Examination) kriteri ile belirlenir.
    • 21-26 = Hafif Alzheimer
    • 10-26 = İleri Alzheimer
    • 10 altı = Uygun bir uzman ekibin değerlendirimi
  • İleri alzheimer'da  kullanılması önerilen etken maddeler donepezil HCl (Aricept Evess 10mg çözünür tablet, Pfizer), galantamin HCl (Reminyl 24 mg Uzat.Salımlı Kapsül, Janssen - Cilag), rivastigmin tartarat (Exelon 6mg kapsül, Novartis)'tır.
  • Memantin HCl (Ebixa 10mg film tbl, Lundbeck) hastalığın daha yoğun safhalarında kullanılırdı fakat NHS tarafından geri çekildi.
  • Alzheimer hastalarında bazı atipik psikotiklerin felç oluşturma ve trisiklik antidepresanların konfüzyonu arttırma riskleri göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Yeni nesil antidepresanlar bunamadaki depresyonun tedavisinde ilk sıra tercihtirler. SSRI (seratonin geri alım inhibitörleri) yaşlılarda daha iyi tolere edilir.
  • İlaç tedavisi uygulanan hastalarda 6 aylık periyotlarda  MMSE (Mini Mental State Examination) puanlaması yapılmalı ve hasta değerlendirilmelidir.
  • Bu tip hastalarda, bireyin aktif bir hayata teşviki, ilginç ve stimüle edici günlük aktivitelerde bulunması desteklenmelidir.

Çarşamba, Şubat 22

Hiperoreksi (Bulumi)


  • Nöbetler halinde ve gizleyerek büyük miktarda besini kısa sürede kontrolsüz bir hızda yeme, ardından kilo almayı engellemek için kendi kendini kusturma, laksatif ve diüretik kullanma, oruç tutma ve aşırı egzersiz yapma ile karakterize kronik bir hastalık; suçluluk duygusu, depresyon veya kendinden tiksinme diğer belirtileri oluşturur.
  • Bu hastalar için kullanılan fluoksetin'in (Depreks, Prozac) 60 mg'lık dozu, depresyon için kullanılandan daha yüksektir. Bu ilaçlar selektif olarak seretonin'in geri alımını inhibe ederek, terapötik etkiyi oluşturan nöronal adaptif sürece öncülük eder.
  • Hastanın yaşayacağı yan etkiler ve dozun ayarlanması (ilaca başlama ve ilacı bırakma esnasında) gibi konular göz önünde bulundurulmalıdır. Bu hastalarla konuşurken teknik olmayan bir kullanılmalıdır. Bu tip hastalar genellikle bayan olduğu için bazı durumlarda aynı cinsiyetten bir sağlık profesyonelinin ilgilenmesini tercih ederler.

Uykusuzluk


  • Kişiye göre değişkenlik gösterse de en az bir ay boyunca haftada en az 3 kez yaşanan rahatsızlık tanı koymak için yeterlidir.
  • Depresyon, fazla miktarda alkol, kafein kullanımı, stres, acı, bipolar bozukluk (manik safhası), sık idrara çıkma ve buna sebep olabilecek diyabet, böbrek rah., prostat büyümesi, hormonal düzensizlikler, diüretik kullanımı gibi durumlar uykusuzluğun olası sebepleridir.
  • Bu endikasyon için kullanılan diazepam etken maddesi benzodiazepin grubuna dahildir. Oral yoldan absorbsiyonu kas içersine uygulanmasına göre daha güvenilirdir. Bu durum kas içerisindeki çökelmeden kaynaklanabilir. Ayrıca oral yoldan alındıktan sonra enterohepatik siklüse giren diazepam 4-6 saat sonra ikinci kez plazmada zirve konsantrasyonuna ulaşır. Karaciğerde okside olarak yarılanma ömrü 100 saat civarında olan nordiazepam aktif metabolitini oluşturur.
  • Benzodiazepinler; anksiyete yönetimi, uykusuzluk, epilepsi, spor sakatlıkları, cerrahi müdahale öncesi hazırlık gibi geniş bir alanda kullanılabilir.
  • Benzodiazepinler GABA-A (Gamma-aminobutirik asit) reseptöründe bağlanma bölgesine sahiptirler ve kanallardan daha fazla klor akışına sebep olarak daha az depolarizasyonu, yani nöronal inhibisyonu oluştururlar. Bu sebeple GABAerjik ilaçların hepsi sedasyon oluşturur.