MossZone da Ara

Cuma, Temmuz 15

Telomerler : İki Gen Kanser Hücrelerinde Uzamaları ile İlişkilendirildi

Johns Hopkins Üniversitesi'ndeki biliminsanları bazı kanserlerdeki en az anlaşılan durum olan, hücresel DNA'ların "end cap"leri dediğimiz telomerlerin neden kısalmak yerine uzadığı hakkında önemli deliller elde ettiler.

Science Express'te 30 Haziran'da online olarak yayımlanan makalede araştırmacılar hasarlı olduğu zamanlarda telomer uzamasına sebep olan iki geni tanımladıklarını söylediler.

Telomerler normal hücrelerde her bölünme sonucu kısalan, "tekrarlayan DNA kısımları" içerirler. Telomerler olmadan hücrede bölüm-aracılı kısalma sonucu hücre fonksiyonlarını etkileyecek şekilde genler kesilip atılabilir. Kanser hücreleri hızlı bir şekilde bölünmeye meyillidir ve telomerlerinin stabilitesini sağlamak için telomeraz adlı enzimden yüksek miktarda kullanır. Diğer taraftan bazı kanser hücrelerinin telomer uzunluklarını telomeraz enziminin yardımı olmadan da sağladıkları bilinmekte.

"Telomerlerin alternatif uzaması" olarak adlandırıdıkları, telomeraz enzimi artışı olmadan kanser hücrelerinin telomerlerinin devamını sağladıklar olgu biliminsanları için merak konusuydu. "Telomerlerin alternatif uzamasından sorumlu genleri bulmak süreci anlamanın ilk bölümü ve yeni ilaç tedavileri geliştirmek açısından fırsatlar oluşturacak nitelikte." (Dr.Nickolas Papadopoulos, Johns Hopkins Kimmel Kanser Merkezi'nde Doçent)

Süreçle ilişkilendirilen genlerle ilgili ilk ipuçları Papadopulos tarafından pankreatik nöroendokrin tümerleri üzerinde yürütülen çalışmada elde edildi. Bu tümörlerdeki en sık rastlanan gen kombinasyonları, ATRX ve DAXX içeren genlerde görüldü. Bu genler vasıtasıyla üretilen proteinlerin, DNA'nın belirgin bölümleri ile etkileşerek kimyasal harflerinin nasıl okunduğunu değiştirme potansiyeline sahip olduğu gözlendi. "ATRX ve DAXX ayrıca telomer bölgesindeki benzer fonksiyonlar için de ilişkilendirildi." (Alan Meeker, Johns Hopkins Üniversitesi'nde, Ph.D., Doçent)

İpucunu takip eden Meeker ve meslektaşları bu iki gene ve telomer uzamasındaki rollerine yakından baktılar. Genom haritası oluşturma projesinde 41 hastadan elde edilen pankreatik nöroendokrin tümörü örneği ile çalışan araştırmacılar bu örneklerin 25'inde "telomerlerin alternatif uzaması"nın karakteristik izlerini gördüler. Bu örneklerde büyük miktarlarda "telomer DNA'sı birikimi" gözlenen telomerlere spesifik olarak floresan boyası hedeflendi ve her floresan bölgesinin normal hücrelerden 100 kat fazla telomer DNA'sı tuttuğu görüldü.

Alternatif telomer uzaması gösteren 25 örneğin 19'unda hem ATRX hem de DAXX mutasyonları gözlemlendi. Mutasyonların gözlenmediği 6 örnekte ise tümör hücrelerinin bu iki geni okumadığı görüldü. Telomer uzaması görülmeyen 16 örnekte mutasyonlar gözlenmedi ve yeterli miktarda ATRX ve DAXX ekspresyonu vardı.

"ATRX ve DAXX'deki anomaliler ile alternatif telomer uzaması arasında %100 korelasyon gözlemledik" (Meeker)


Aynı ekip tarafından 439 tümör örneği daha incelendiğinde ATRX mutasyonları, pediyatrik ve erişkin gliblastoma örneklerini içeren birkaç beyin kanserin çeşidinde bulundu. Bu mutasyona sahip 8 gliblastoma örneğini ele alan araştırmacılar örneklerin tümünde,  alternatif uzamanın göstergesi olan telomerlerin karakteristik parlak ışığını ve ATRX okumasındaki noksanlığı gözlemlediler.

Johns Hopkins takımının henüz kanserde genlerin uzatma işlemini nasıl gerçekleştirdiğine dair bir açıklamaları yok. Meeker, mutasyonların telomer DNA'sının paketlenme şeklini değiştirdiğini ve bu bölgeleri tutarsızlığa sürüklediğini tahmin ediyor.

"Eğer korelasyon tutarlılık gösterirse, alternatif telomer uzaması ve ATRX/DAXX mutasyonlarını hastalığın teşhisinde ve bu genleri hedef alan tedavilerin geliştirilmesinde kullabiliriz."



Perşembe, Temmuz 14

Jenerik Haplar Orjinal Haplar Gibi Gözükmeli mi ?

Çok seneler öncesinde jenerik hapların orjinal haplardan farklı bir renk ve şekle sahip olmasını sağlamak için birkaç yaygın sebep vardı. Orjinal ilaç üreticisine patent koruma hakkı verilmesinin yanında, rüşvet alan eczacıların sahte ve orjinaline benzer ilaçları hastaların dikkatinden kaçacak şekilde dağıtacağı yönünde endişeler söz konusuydu.

Bu endişeler acaba günümüzde geçerli mi? The New England Journal of Medicine'ın son sayısında Harvard Tıp Fakültesi'nden bir grup araştırmacı bu düşüncenin geri kalmış olduğu ve hatta toplum ilkelerine ters düştüğü yönünde bir tartışma yayınladılar. Onlar daha çok jenerik hapların orjinallerine mümkün olduğunca benzemesi gerektiğini düşünüyorlar.

Nedeni ise üç başlıkta toplanabilir: Reçeteleme hatası, tedavi uyumluluğu ve plasebo etkisi. Onların da gördüğü üzre, FDA tüzüğünün jenerikler için talep ettiği biyoeşdeğerlik protokollerinin başarısı, jenerik hapların orjinallerinden ayrı gözükmesi ihtiyacını büyük ölçüde baltaladı.


Aaron Kesselheim ve Jerry Greene tezlerini kuvvetlendirmek açısından, çoğu hastanın, özellikle yaşlılar, tedavi rejiminin bir parçası olarak özellikle bazı ilaçlara şartlanmış hale geldiği üzere jenerik ilaçların orjinallerini benzemesi durumunda hasta uyuncunun büyük ölçüde artacağını konu aldılar. "Pembe Nexium hapı örneğinde olduğu gibi belirgin bir hapın görünüşünü pekiştirmesi açısından tüketiciye bir pazarlama aracı olarak değerlendirilebilir."

"Herkes ilacının rengi değişti diye tedaviden kopan bir hasta ile karşılaşmıştır. Bunun sonuçları ciddi olabilir. Şu anki durum toplum sağlık yasasıyla yarım yüzyıl önce ilişkilendirilmiş fakat artık şimdilerde insanların hastalıklarını jenerik ilaçlarla yönetmeye çalışmasıyla uyuşmayan bir yaklaşımı yansıtıyor."

Buna herkes katılmıyor. Bob Lee, Eli Lilly'den bir patent avukatı, ise insanların jenerik ilaç aldığını bilmeye hakları olduğunu, değişik şekil ve rengin bunu açık hale getirdiğini fikrini savunmakta. "Bunu tartışmalarının gerçek nedeninde bir kandırmaca yatıyor."


Çarşamba, Temmuz 13

Gilead, AIDS Patent Havuzuna Atlayan İlk Firma Oldu



Gilead Science, AIDS ilaçları patent havuzundaki buzları kırdı. Fakir ülkelere tedavilerine ucuz yoldan erişmelerine izin verecek anlaşmada, şirket HIV tedavisindeki lider iki ürününü, Viread (tenofovir) ve Emtriva (emtrisitabin), paylaşacak.

İlaç Patent Havuzu'yla imzayı atan ilk firma olmasıyla, Gilead'ın HIV ilaçları üreticileri arasında ilaç erişimi anlaşmaları serisininin startını vermiş olması bekleniyor. Otoriteler bu anlaşmayı, Viread ve Emtriva gibi ilaçları başka şekilde asla karşılayamayacak olan ülkelere sunmanın yanında, şirketin bu ilaçları halen geliştirme safhası içersinde olarak ruhsatlaması bakımından toplum sağlığında bir kilometre taşı olarak kabul etmekte.

"Bu ulaşılabilirliği belirgin şekilde arttıracak." (MPP Yönetiminden Ellen't Hoen) "Gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar genellikle yeni sağlık teknolojilerine ulaşabilmek için yıllar boyu beklemek zorunda kalıyorlar. Bu anlaşma bu durumu değiştirdi."

Hoen aynı zamanda MPP'nin şimdilerde diğer altı patent sahibi ile görüşmeler halinde olduğunu, ViiV Healthcare, Bristol-Myers Squibb, Roche, Boehringer Ingelheim ve Sequoia Pharmaceuticals ile benzer anlaşmalar için çalıştığını söyledi. "Eğer diğer firmalar da gayret gösterirse, fakir ülkeler ilaç harcalamalarından yılda 1 milyar dolar tasarruf edecek. Bu bir seferlik bir olay değil. Tüm sektör değişim halinde ve takip edenler olacaktır."

kaynak: Reuters 


Salı, Temmuz 12

Uyarılara Rağmen Parkinson Hastalarına Antipsikotikler Reçete Edilmeye Devam Ediliyor


Yeni bir çalışmaya göre antipsikotik ilaçlar, altı yıl önce hastalığın semptomlarını kötüleştirebileceğine dair uyarının yayınlanmasına rağmen Amerika'daki parkinson hastalarının yarısından fazlasına reçete edilyor.

Amerika'daki 45.000 parkinson hastasında olduğu gibi çoğu parkinson hastasında, düşüncelerinin gerçeklikten kopması anlamına gelen, psikoz gelişebiliyor. Parkinson hastalığı aynı zamanda, antipsikotik ilaçlar ile alevlenebilen bunama ve bu durumun komplikasyonları ile ilişkilendiriliyor.

2005 yılında FDA, antipsikotik ilaç paketlerinin üzerine parkinson hastaları için oluşturduğu tehditten dolayı "siyah kutu" uyarısı koyulmasını istedi.

Archives of Neurology dergisinin Temmuz sayısında yayımlanan yeni çalışmasında araştırmacılar 2002 ile 2008 yılları arasında; bunama görülmeyen 1804 parkinson hastası, bunuma görülen 793 parkinson hastası ve bunama ve psikoz gözlenen 6907 hasta kapsamında antipsikotik ilaç yazımını analiz ettiler.

Araştırmacılar parkinson ve psikoz olan hastaların yaklaşık yarısının antipsikotik ilaç tedavisi aldığı sonucuna vardı. İlaçların kullanımı bunama görülen hastalarda daha fazlaydı.

2005 yılında FDA tarafından yapılan uyarıya rağmen analizin yapıldığı 2002 ile 2008 yılları arasında parkinson hastalarına antipsikotik ilaçların reçete edilmesindeki oranın değişmediği gözlendi. Dr.Daniel Weintraub ve meslektaşları yayınlarında, bazı antipsikotik ilaçların yazılma sayısı azalırken, bazılarının arttığını belirtti. "Reçete alışkanlığının parkinson hastalarınca daha iyi tolere edilebilen ilaçlara kaymasına rağmen bu ilaçlar gerektiği şekilde güvenli veya daha etkin değiller."

Araştırmacılar parkinson hastalarında hem genel ve spesifik antipsikotik ilaç kullanımına katkıda bulunacak faktörlerin daha iyi öğrenilmesi için hem de hastalık esnasında bu ilaçların kullanımının, ölüm ve hastalığın seyri gibi, etkilerinin incelenmesi için daha ileri araştırmaların yapılması çağrısında bulundular.


Pazartesi, Temmuz 11

İlaç Sektörü Pazarlama Bütçesini Çin'e Taşıyor


İlaç üreticilerinin satışlarını ve pazarlama masraflarını tekrar değerlendirdikleri süreç sonucunda dolarlar başta Asya olmak üzere Çin ve Latin Amerika'ya doğru uçuyor. Örneğin toplantılar ve diğer organizasyonlara yapılan harcama yüzde 5 civarı artarak 13 milyar dolara yükseldi. Cegedim Strategic Data'ya göre Bu Dünya genelinde pazarlamaya ayrılan harcamanın %14'ü anlamına geliyor.

Toplantı ve organizasyonlar, harcamanın %19'una sahip olan Çin'de en yüksek düzeyde, onu %18 ile Latin Amerika takip ediyor. Japonya ise %14 düzeyinde. Amerika'daki harcama %17'ye gerilemişken, Avrupa ise %7'lik çöküşüyle yüzleşiyor. Bu trend özellikle bu bölgelerdeki endüstri yoğunluğu göz önüne alındığında bir hayli şaşırtıcı.


Satış takımları ve diğer pazarlama kanallarına yapılan masraflar global anlamda geçen seneye nazaran sadece %1.5 artışla 91 milyar dolara yükseldi. Çin, Japonya ve Latin Amerika'daki büyüme; satışlardaki azalma ve Amerika-Avrupa'daki büyük pazarlardaki reklam çalışmaları sonucu dengelenmiş durumda. Realitede, Avrupa ve Amerika'daki 10 büyük ilaç üreticisinden 9'u satış kanallarını zayıflattılar ve büyük pazarlar içerisinde  büyük bir istisna olan artan harcamasıyla Japonya'ydı.

"Gelişmekte olan pazarlarda endüstri, toplantı ve organizasyonları maksimum sayıdaki sağlık personeli ile yüksek kalitede etkileşim kurmak açısından hemen benimsedi. Bu durum şirketlerin hızlı büyümesi ve çalışanlarını eğitme beklentileriyle başa çıkabilmesi açısından birebir reprezant detaylandırmasının önemini arttırıyor." (Christopher Wooden, CSD Global Reklam Başkan Vekili)